20 Kasım 2014 Perşembe

Değiştirilen Gündem



Gelişen teknoloji değişen gündem
Özellikle iktidarda olan siyasi partilerin kullandıkları 'gündem değiştirme' politikası ülkemizde sıklıkla başvurulan bir durumdur. Her dönemde olduğu gibi son hükümet döneminde de gündem değiştirme politikaları uygulanmaktadır.


Gündem değiştirme konusunda, iktidarın en önemli silahı olan kitle iletişim araçları kamuoyu yaratma konusunda önemli bir araç olarak kullanılır. Ana akım medyada iktidarın gündeme getirmek istediği konular gazetelerde ve televizyonlarda ilk önce yayınlanırken; gündeme getirilmek istenmeyen konulara kitle iletişim araçlarında yer verilmez yada çok küçük bir yer verilir. Ana akım medyada yayınlanan haberlerle insanlara ne düşünmesi gerektiği öğretilirken ne hakkında konuşacakları da belirlenir. 

İktidardaki AKP hükümetinin gündem değiştirmelerine örnek verecek olursak; gündemde daha önemli siyasi, ekonomik, toplumsal sorunlar varken özellikle dini kullanarak ortaya attığı 'kürtaj  ve sezeryene karşıyım' Uludere gündemini değiştirmeye; 'milli içkimiz ayrandır' diyerek, pkknın çekilme sürecinde yaşanan gelişmelerin takibini engellemeye çalışması aşikardır.

Yandaş medyanın, iktidarın değiştirdiği gündeme ayak uydurmasına karşı; günümüzde değişen ve gelişen teknolojiyle sosyal medyanın, geleneksel medyaya karşı kurmuş olduğu üstünlük, ana akım medyanın tek tip haber anlayışını yıkmasıyla iktidarın gündem değiştirme olgusu, başarısını yitirmeye başladı. İnternet teknolojisinin gelişmesiyle gündemi artık sosyal medya kullanıcılarının belirlediği görülmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan ve çok sayıda kullanıcısı bulunan facebook, twitter, youtube  gibi sosyal medya siteleri günümüzde ana akım medyadan daha etkili bir unsur haline geldi.

Aynı zamanda sosyal medya sitelerinin kullanımındaki artışla gazetecilik pratiği de önemli ölçüde değişmiş ve gelişmiştir. Sosyal medyanın hızı, bilgiye anında ulaşma avantajı, haberleri çeşitlendirme ve geliştirme için sunduğu bilgi avantajı gazeteci için önemli bir öğedir; ancak gazeteci, sosyal medyadaki bilgileri iyice araştırarak doğru şekilde kullanırsa sosyal medyadan avantaj sağlayabilir.

19 Kasım 2014 Çarşamba

Günümüz Türkiye'sinde basın ne kadar özgür?



Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü birbirine sıkı sıkıya bağlı iki kavramdır. Demokratik ülkelerde;  'özel hayatı' ihlal etmeden, düşüncelerin, eleştirilerin , yorumların serbestçe dile getirilmesi anayasa ile güvence altına alınması gereken bir haktır. Bu bağlamda 'basın özgürlüğü' ve 'ifade özgürlüğü' demokratik bir ülke için vazgeçilmez yapı taşlarıdır.

Türkiye'de Cumhuriyet Dönemi itibariyle, ifade ve basın özgürlüğü hakkı Anayasa ile koruma altında alınmaya çalışılsa da sorunlu alanlar olmuştur. Özellikle, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti dönemi Türkiye'sinde gerçekleşen; basın kuruluşlarının kapatılması, internette getirilen sansürler, basın mensuplarının öldürülmesi, basın alanında tekelleşme, sansür ve oto sansür gibi olaylar ve Türkiye'nin Gazetecileri Koruma Komitesi'nin raporuna göre 2013 yılında tutuklanan gazeteciler sıralamasında birinci sırada yer alması bu alanların sorunlu olduğunu ispatlar niteliktedir.

Yirmi birinci yüzyılda gelişen teknoloji ile kitle iletişim araçlarının geniş kitleleri etkisi altına alma gücünü kullanan iktidarlar, kendi ideoloji ve siyasetlerini yayma konusunda eskiye göre çok daha başarılı olmuşlardır. Türkiye'de de her dönemde olduğu gibi AKP hükümeti döneminde de kitle iletişim araçları iktidar lehine kullanılmaktadır. Ancak şu anki kapitalist Türkiye'de, AKP hükümeti döneminde iktidar-medya ilişkileri; AKP'nin otoriter, baskıcı ve medyanın mevcut ekonomi politiğini kendi çıkarları doğrultusunda kullanma politikaları sayesinde; basında tekelleşme, tek seslilik meydana gelmiş ve bunun sonucunda, basında çalışanların sindirilmesi demokratik(?) bir ülkeye yakışmayacak şekilde artış göstermiştir.

2002 yılından sonra AKP hükümetinin medya üzerinde uyguladığı baskıcı politika ve basın ve ifade özgürlüğü kısıtlamalarını, medyada yayınlanan tek tip ve hükümet yanlısı haberlere bakarak anlamak mümkündür. Bunun yanında, hükümet yanlısı medyaya karşın az sayıda olsa da muhalif yayınların olduğunu söylemek de mümkündür.

Türkiye'de, haklın haber alma ve verme özgürlüğü ve basın mensuplarının haberi yayınlama görevi özellikle; Türkiye'deki muhalif yayın kuruluşları, dünya basını ve hükümet otoritesinin şu anda tam anlamıyla kontrol altında tutamadığı sosyal medya sayesinde gerçekleştirilmektedir. 

11 Kasım 2014 Salı

Avrupa Kültür Başkenti: 2014-2015



Avrupa Birliği tarafından periyodik olarak her yıl belirlenen kent veya kentlere verilen ve kentin kültürel yaşamını, kültürel gelişimini sergilemesi için oldukça iyi bir fırsat olan Avrupa Kültür Başkenti unvanı, Avrupa Birliğinin kararına göre 2014-2015 yılında İsveç Umeå ve Letonya'nın başkenti Riga'ya verildi. 

Uluslar arası platformda şehirlerin kendi kültürlerine has özelliklerini sergilemesi için bir takım değişimler yaşamasına katkı sağlayan unvan, öncelikle 1985'te Yunanistan kültür bakanı Melina Mercouri tarafından ortaya atılması sonucunda ilk Avrupa Kültür Kenti olarak Atina seçildi ve oldukça olumlu kültürel ve sosyo-ekonomik gelişmeler yaşayarak cazibe merkezi haline geldi. 

İlk zamanlarda 'Avrupa Kültür Kenti' olarak kullanılan unvan, daha sonra 'Avrupa Kültür Başkenti' olarak değiştirilerek 2000 yılından itibaren finanse edilmeye başlandı. Yeni seçim sistemiyle 2005-2019 yılları arasında unvanın birden fazla kente verilmesi kararlaştırıldı. 

Getirdiklerine bakıldığında çok fazla avantajı olan bu unvan, verildiği kente ve ülkeye, turizm açısından çok önemli bir gelir sağlarken, aynı zamanda kenti bütün dünyaya tanıtmış oluyor.

İsveç Umea
İSVEÇ UMEA'DA AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ KAPSAMINDA ETKİNLİKLER DÜZENLENDİ 

Bu yıl Avrupa Kültür Başkenti seçilen Umeå, kültür başkenti kapsamında birçok etkinlik düzenledi. 

Zaten her yıl düzenli olarak yapılan 'Sami Haftası'nda düzenlenen etkinlikte her yaşta ziyaretçiler Sami şarkıları dinleyip ren geyiği yarışlarını izlediler. Bunun dışında Samiler hakkında konferanslar, gösteriler, sanat sergileri, el sanatları gibi etkinlikler de bu hafta kapsamında gerçekleşti. 

'Müzik festivali' haftasında birçok popüler grup ve sanatçı sahne aldı. Özellikle rock müzik üzerinde durulan festivalde İsveçli ve  uluslararası gruplar, sanatçılar yer aldı. 

Şehrin en büyük ve en kapsamlı düzenli kültür olayı olan ve 150'den fazla organizatör tarafından düzenlenen 'Kültür gecesi' kapsamında katılımcılar, 24 saat boyunca durmaksızın kültür etkinliklerine şahit oldu. 

Letonya Riga
LETONYA BAŞKENTİ RİGA'DA AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ KAPSAMINDA ETKİNLİKLER DÜZENLENDİ 

Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen bir diğer kent Letonya’nın başkenti Riga, bu sene başkent olmasını iki gün süren törenlerle kutladı. Riga yönetimi, 'Pozitif Güç' sloganıyla, kültür başkenti olmaları kapsamında yıl boyunca etkinlikler düzenledi. 

İki gün süren ilk kutlamalarda çeşitli hayali kahramanlar, dansçılar ve müzisyenlerin oluşturduğu geçit töreniyle Riga’nın sokakları festival havasını yaşattı. Diğer bir ilginç aktivite ise kurulan iki kilometrelik insan zinciriydi. Zincirdeki yaklaşık 15 bin kişi, onlarca kitabı kentin eski ulusal kütüphanesinden yenisine elden ele taşıdı. Kutlamalar Riga limanında yapılan havai fişek gösterileriyle sona erdi. 

10 Kasım 2014 Pazartesi

Doğançay Müzesi

İlk kişisel modern sanat müzesi: 'Doğançay Müzesi'

Burhan Doğançay Müzesi
Türkiye`nin ilk kişisel modern sanat müzesi olan Doğançay Müzesi, kapılarını sanatseverlere Ekim 2004 itibariyle açtı. Müze, İstanbul`un kültür ve sanat merkezi olan Beyoğlu`ndaki 150 yıllık 5 katlı bir tarihi bina içinde yer alıyor. Burhan Doğançay tarafından 1999'da satın alındığında harap halde olan bina, dört yıl süren yenileme çalışmalarından sonra eski görkemine kavuştu. İç mekanı müze standartlarına uygun şekilde dizayn edilen müzede, sanatçının babası Adil Doğançay`a ayrılmış katın dışında müzenin kurucusu ve Türkiye`nin önde gelen sanatçısı Burhan Doğançay`a ait eserler sergilenmektedir.Sanatçının müzede yer alan eserleri, onun erken dönem figüratif resimlerinden başlayıp, kent duvarlarından ilham alan işlerine ve fotoğraflarına uzanan elli yıllık sanatsal gelişimini kapsıyor.

Doğançay Müzesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve sponsor firmalarla işbirliği içinde 2005’ten bu yana temel eğitim okullarında jürili sanat yarışmaları düzenliyor ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşıyor. Her yıl 1500 okuldan, 8-14 yaşlarında ortalama 7 bin öğrenci bu etkinliğe katılıyor. Birinci gelenler 2006’da dört günlük Paris ve 2007’de bir haftalık Londra gezileriyle ödüllendirildi. Müze, eğitime sanat üzerinden destek vermeyi amaçlayan bu yarışmaları gelecekte de sürdürecek.

BURHAN DOĞANÇAY KİMDİR?

Burhan Doğançay
Eylül 1929'da İstanbul'da doğan Burhan Doğançay ilk sanat eğitimini ressam babası Adil Doğançay ve ünlü ressam Arif Kaptan'dan aldı. Ankara Üniversitesi hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra 1950 ile 1955 yılları arasında Fransa'daki Academie de la Grande Chaumiere'de sanat kurslarına katılan ve 1953 yılında Paris Üniversitesin'de iktisat konusunda doktora yapan Doğançay,1970'li yıllarda fotoğrafçılığa başladı ve dünya çapındaki bütün şehir duvarlarını çekmeye girişti. Ünlü fotoğrafçı ve ressam Burhan Doğançay 16 Ocak 2013'te hayatını kaybetti.

EN ÜNLÜ TABLOSU: 'MAVİ SENFONİ'

Mavi Senfoni 
Ressam Burhan Doğançay'ın İstanbul Modern'de devam eden 'Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi' başlıklı sergisi kapsamında, tuval üzerine karışık teknikle yaptığı "Mavi Senfoni" tablosu Yıldız holding yöneticisi Murat Ülker tarafından alınan en ünlü ve en pahalı tablosu olup bu tablo için Karman İnce bir eser besteledi, eseri yorumlayan isim ise piyanist Hüseyin Sermet oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'na ait resimler yapmayı ve tarihimizin muhteşem devirlerini yansıtmayı hedefleyen Doğançay, 1969'dan beri duvardaki grafitiler ve resimleri eserlerine konu aldı ve "Mavi Senfoni" eserini Sultanahmet Cami'nin iç duvarları için yaptı.